Şu kullanıcı olarak giriş yapıldı:
filler@godaddy.com
Türkiye’nin farklı yerlerinde yaşayan çeşitli kültür ve düşünceye sahip kimisi lisans düzeyinde eğitim alırken kimisi bir alanda mesleksel bilgi ve beceri kazanmış insanlar olarak bilim, kültür, sanat ve edebiyat alanında yazmak ve bunları KARANFİLKÖYÜ DERGİSİ’nde yayınlamak üzere bir araya geldik.
21.yüzyılın ikinci çeyreğine yaklaşırken ekonomik kaygının hayatın her alanını istila ettiği ve irili ufaklı tüm alanların birer ticarethaneye dönüştüğü görülüyor. Ekonomik kaygı nedeniyle her alanı ticari amaçla kullanılan böylesi bir dünyada eski insanların bir ayıp olarak telakki ettikleri reklam yapmak ise daha somut bir forma erişerek başta bilinçaltına saldırıda bulunmaya ve çok fazla görüntü kirliliği yapmaya devam ediyor.
Bu çerçevede yaşamda yazının insan için rolü azalırken görselliğin öneminin artması kişilerin sadece kendilerine gösterilenle yetinmesine ayrıca görsel dünyasının ve dolayısıyla reklam üretenlerin toplumun algısını yönetmeye yönelik çalışmasına neden oluyor. Bu durum çağın ürettiği bilim ve teknolojiyi kullanıp bu doğrultuda bilim ve teknoloji üretebilecek insanların yetişmesine ket vurduğu için kitleler bilgi içinde cahillik ve varlık içinde darlık çekiyor.
Bunlar görsel yaşamın etkin olmadığı zamanlarda belli bir kültür ve değerlerle yetişmiş insanlar üzerinde bu tür ağır sonuçlar yaratırken gelecek kuşakların nasıl yetişeceği ve nasıl sağlam bir karakter edineceği bizleri tedirgin etmektedir. İnsan türünün yeryüzündeki varlığı konusunda bizden bayrağı alacak olanların, duyguların dahi ticari amaçla kullanıldığı ve hiç de kaba kuvvete başvurmadan insanın ensesine vurularak ağzından lokmasının alınmak istendiği ortamda yetişerek ne kadar daha yeryüzünde kalabileceği gibi acımasız bir soruya muhatap olduğumuzu düşünüyoruz.
KARANFİLKÖYÜ DERGİSİ yazarları olarak bilimi, kültür, sanat ve edebiyatı size beş kuruş harcayarak ulaştırmakla insan yaşamında hem kabul edilebilir bir yer edinmek hem de yazı dünyasını olduğundan daha etkin kılmak istiyoruz. Bu amaçla ekonomik kaygı duymaksızın sizinle beraber suya gidip su ile dönmeye çalışıyoruz.
Sizi duygu, düşünce, inanç veya inançsızlığımızla selamlıyoruz
Bizi duygu, düşünce, inanç veya inançsızlığınızla selamlayın.
Türkiye’de 2000 öncesi romantik yaklaşımından sonra sağlam bir şiir zemini oluşamamıştır. Bu durum şiirin tükenmesinden değil çağdan ve kendini çağın gereklerine uyarlayan insanlardan ileri gelmektedir. Peki bu durum ne kadar böyle devam edecek?
Nasıl konuşuyoruz, nasıl duyuyoruz ve nasıl görüyoruz tahmin edemezsiniz. Bilseniz insanları içinde yaşadıkları dönemler besler. Bizi de bilimin beslediği ve öğrendikçe beyaz önlüklerimiz içinde nasıl da ehlileştiğimiz ortadadır. Ancak amelsiz ilim olur mu? Öğrendiklerimizi kağıda öğretmemizde bir sakınca var mı?
İnsan yaşamını parçalara ayırıp birini seçmeye çalışsanız hiçbirinin diğerinden daha kıymetli olmadığını fark edersiniz. Bu yüzden parçaları birleştirip bundan bir hikaye yapmaya çalışırsınız. Hikaye yazarlarımız yaşanmışlıkları birleştirip bunlardan bir bütün yapıyorlar ve insan hayatının her parçası önemlidir diyorlar.
Her sözün ve davranışın içinde bir insan arıyoruz. Montaigne de bunu yapmış ve deneme yazarak kendini aramıştı. Bilim insanları Montaigne’nin kan ve kemik tarafını buldu ancak bizler düşünce ve duygu tarafımızı arıyoruz hala. Bulduklarımıza bir bakar mısınız bunların içindeki hangi biri sizsiniz?
İnsan yaşadıkça ve yaşlandıkça elinde kalan tek şey yaşanmışlıklar oluyor. Bu nedenle ne zaman bize bir şey olsa örtüleri kaldırıp olanları anıyoruz . Sahi ne olmuştu, neler yaşanmıştı da şimdi buradayız. İzin verirseniz bir şeyleri anmaya ihtiyacımız var.
Bir günlüğünüz yoktur eminim, peki bir gününüz var mı? Bir gününüz olsa ağırlığı altında yaşamak zorluğu sizi yükünüzü kağıda dökmeye sevk edebilir. Yaşamımız hafif ve günlerimiz çarçabuk diyorsanız bu cümleye koyacağım noktada durup rahat bir nefes alın. Bu arada yazarlarımız günlüklerini paylaşacaklar.
İnsanların birbirinden uzak olduğu ancak insanlığın birbirine yakın kalabildiği dönemlerde özel anlamları olan mektup türü, teknolojinin insanları birbirine yakınlaştırmasıyla günlük hayattan uzaklaşmıştır. Ancak şurası bir gerçek ki insanların yakınlıklarının artması aralarındaki perdelerin kalkması anlamına gelmez. Bu nedenle size bir mektubumuz var. Mektubunuzu okumayı ihmal etmeyin bu nereden baksanız ilacını almamak gibi bir şey.
Bisiklete binenlerin diğer bisiklete binenleri izlediğine tanık olduğunuzu düşünmüyoruz. Aksine her bisiklete binen kendi bindiği bisikleti sürmekle meşguldür. Oysa biz insanlar yaşarken başka insanların yaşamlarını izleyebiliyoruz. Bu nedenle bisikletinizi dengede tutuyorsanız eğer gelip bu bisiklet sürenleri izleyin.
Bu işin aslı astarı nedir şeklinde sorulara cevap arayan röportaj türünde araştırma, inceleme ve gözlemlerimizi sunuyor olacağız.
Size bir soru sorabilme imkanım olsa evvela neyi niçin yaptığınızı sorarım. Siz de bize neyi niçin yaptığımızı soruyor musunuz, öyleyse bizi eleştiriyorsunuz demektir. Oluşları bilinmez bir şeyin varlığına atfetmeyip sorgulanabilir, düzeltilebilir ve geliştirilebilir kılmak için saygı çerçevesinde eleştiriler yapıyor olacağız.
Kaç tane yaşayış şekli biliyorsunuz bilemeyiz ancak bir tane yaşam hakkınız var, biliyoruz. İnsanlık tarihi konusuna tarihçiler bakarken insanların özel tarihlerine biyografi yazarları bakıyor. Biyografi yazarlarımız başka insanların tarihlerini aktararak karşılaştırmalı yaşam biliminin temelini atacaklar.
Kameranın olmadığı zamanlar gözün ve kağıdın gittiği yerler gezi yazısına dönüşüyordu ancak ne zamandır kameranın gittiği yerleri gösteriyor olması bunu yazmanın önüne geçiyor. Gezi yazarlarımız gözün ve kağıdın gittiği ancak kameranın gitmediği yerler var mı diye soruyorlar.
Gizlilik Politikası yakında paylaşılacak
Karanfilköyü
Türkiye
Copyright© 2020 KARANFİLKÖYÜ - all rights reserved
Bilim, Kültür, Sanat ve Edebiyat Köyü